RenArt galeri 4. yılını bitirdi ve bu kısa sürede daha çok yurt dışı ile ilgili bağlar oluşturdu. Farklı tarz ve konudaki eserlere ev sahipliği yapan RenArt’ta geçtiğimiz günlerde Pınar Du Pre’nin eserleri sergilendi.
Sergi sonrasında ben de Pınar Du Pre ile minik bir röportaj gerçekleştirdim.
Çalışmalarınızda bir çok farklı teknik yer alıyorm Peki sizi etkileyen kitap, film ya da bir akım var mı?
– Bence sürekli her şeyden etkileniyoruz. Benim sanatima akan hayatimdaki etkiler herhalde bilim ve içsel yolculuğumun bir karmasıdır. Bunlar da sürekli değisken, sürekli yeni bir kesif olduğu için tek bir kaleme indirgemek artık yanlış geliyor bana.
Tercih ettiğiniz bir renk tonu var mı? Daha çok hangi rengi kullanmayı seviyorsunuz?
-Bütün canli, civil civil renkleri seviyorum.
Sizi en çok anlatan eseriniz nedir?
-Ya eserlerim beni anlatmiyor, ya da zaten hepsi beni anlatiyor. Buna daha tam karar veremedim. 🙂
Sizce en pahalı resim olması bir resmi sanatsal olarak da değerli kılar mı?
– Benim icin kılmaz. Bence sanat kalpten gelen bir şey ve özellikle günümüzdeki çagdas sanat’ta bir çok eser bana fazla entelektüel yani akılla yapılmış geliyor. Benim için bir resmi değerli kılan başkalarının fikirleri değil de ilahi içsel bir akis, o da zaten resme yansıyor.
Boş tuvale baktığınızda en çok gördüğünüz şekil nedir?
– Bir kara delik.
Kadın kahramanlarınız kimler?
-Byron Katie, bana gercek affetmenin hafifliğini hediye ettiği için. Kör ve sagir yazar ve politik aktivist Hellen Keller’in bitmez yasam sevincine ve zekasına hayranım. Hep faziletli kararlar alan Battlestar Gallactica’nin başkanı Laura Roslin. Ve son olarak da kendi kendimin kahramanıyım çünkü kendime çok kez kahramanlıklar yaptım.
Henüz yorum yok